Tebernüş Kireççi'ye SORU SOR

Provence stili nedir?

Provence, bir ‘iç dekorasyon’ stilidir… Provence stili, yazlık veya kışlık olsun her mevsim romantik-nostaljik kır havası estiren bir stildir.



Provence stili nedir?

Provence stili



Provence stili nerede doğmuştur?



“Fransız usulü kır yaşamı” olarak tanımlanan provence stilinin doğum yeri Fransa’nın güney kıyıları ve arkasındaki dağlık bölgedir. Akdeniz kıyıları ve lavanta tarlaları bu stilin ilham kaynağıdır.


Zarif dekorasyon stili, patine mobilyalar, ferforje tasarımlar ve doğal dokulu kumaşlar bu stilin başlıca özellikleridir.



Provence stilinin karakteristik özellikleri nelerdir?



- Zarif, rahat, samimi bir tarzının olması.


- Mobilyalar: Doğal ve açık tonlarda, beyaza yakın mobilyalar... Patine ve eskitme boyalı mobilyalar, ferforje 

tasarımlar, masif ahşaplar. Mat ve natürel görünümlü cilalanmış mobilyalar...


- Şömine: Geniş mekanlarda doğal taştan yapılmış şömine...


- Zemin: Masif ahşap, çok koyu olmayan rabıtalar, doğal taş karolar…


- Mutfak: Ortada büyük bir ada tezgahı, üzerinde görkemli aydınlatma...


- Duvarlar: Taş kaplama veya patine boya...


- Renkler: Pastel tonları, pudra tonları, uçuk maviler, lila ve mor tonları, beyazın her tonu, toprak renkleri...


- Kumaşlar: Natürel malzemeler, ketenler, danteller, çiçek desenli kumaşlar...


- Perdeler: Düz veya dantel tül perdeler... Yataklarda cibinlikler; uçuşan, hafif kumaşlar...


- Kilimler: Halı yerine oturma ve yemek odalarında rengarenk kilimler…


- Yatak odası: Ferforje yatak başı, zeminde kilim ve pastel renkler...


- Dolaplar: Cam veya tel kaplı büyük dolaplar.. İçinde yorganlar ve seramikler...


- Aksesuarlar: El yapımı seramik tabaklar, kaplar, kavanozlar...


- El işi yorganlar ve danteller.


- Vazolarda taze kır çiçekleri...lavantalar...



Provence stili, köşe yazılarına nasıl konu oldu?



Evde Provence ruhu (Melda Narmanlı Çimen, Hürriyet Gazetesi, 28 Temmuz 2012)


Bu hafta Akdenizli Provence stilinin doğum yerine; lavanta tarlaları ve parlak güneş ışığıyla ünlü Côte d’Azur bölgesine uçuyoruz.


Rahat, rustik ve aynı zamanda natüralist bir kabuk içinde patine mobilyaların, ferforje tasarımların, doğal dokulu kumaşların boy gösterdiği yaşam alanları, mis gibi lavanta kokuyor!


Güney Fransa dekorasyon stili, yazlık veya kışlık, her evde romantik-nostaljik bir kır havası estiren ve her daim moda olan bir stil. Bölgede yaşayan insanların kültürlerinin çok uzun bir zaman süreci içerisinde, coğrafya, iklim ve en önemlisi bitki örtüsünün etkisinde yaşamlarına yansımasıyla ortaya çıkan Provence, aynı zamanda oldukça bağımsız bir tarz. Tek ortak yön ise her şeyin, özellikle de renk paleti ve kullanılan malzemelerin doğadakine en yakın şekilde kullanılması. Bol güneşli ve doğayla iç içe olan Güney Fransa evlerinin baskın rengi beyaz olsa da aslında bu stil özellikle aksesuarlar için her renge açık. Renk paletinde doğanın Güney Fransa’ya sunduğu tüm renklerin yeri var. Yeşil rengin açık tonları, patine gri ve krem rengi, gökyüzünün en uçuk tondaki mavisi, tozpembe, açık sarı ve tabiki lavanta rengi yumuşak bir şekilde kombine edilebilir. Taş, ahşap, kil gibi doğal malzemeler ağırlıkta olmalı. 


Bu stilde yemek yenen mekan, bölgenin yaşam tarzı gereği, evin ana merkezlerinden biridir.


İncecik beyaz perdeler, eski bir dolap, meşe ya da çamdan yapılmış çiftlik evi tarzında bir masa düşleyin. Buna birbirinden farklı boyalı sandalyeleri ve pencere eşiğinde büyüyen otları ekleyin.


İşte bu Fransız kır tarzıdır. Tabii iyi yemek, şarap ve rustik rahatlığı da göz önünde bulundurmak gerekir.


PENCERELERE DİKKAT


Provence tarzının en önemli başrol oyuncularından biri de pencereler... Asla kalın dokulu perdelikler seçmemeli, uçuşan tüllerden hoşunuza giden birini kullanmalısınız. Avize ve aplikler mümkün olduğunca yalın olmalı, çünkü bu stilde asıl aydınlatma kaynağınız güneş... Taş duvarlar, doğal taş ya da ham görünüşlü parkelerle desteklenmeli, halı yerine kilimler tercih edilmeli. Renkli çanaklar, seramikler ve aynalar ise her odada mutlaka yer bulmalı. Asla eksik etmeyeceğiniz bir aksesuvar ise, pastoral yaşamı eve taşıyan taze kır çiçekleri. 


Stil İpuçları


- Patine duvar boyaları ve mobilyalar


- Tül cibinliklerin altında uykuya davet eden geniş ve rahat kanepeler


- El dikimi kilimler


- Doğal taştan yapılmış bir şömine


- Açık renk masif ahşap rabıtalar


- Siyah takozlarla desteklenmiş doğal taş karolar


- Büyük bir ada mutfak


- Ferforje ve cam aksesuvarlar


- Ham keten örtü ve minderler


Yöresel alışveriş


Yolunuz St Tropez’ye düşerse -şarap dışında- mutlaka eve taşımanız gereken bir liste var: Keten masa örtüleri, 

lavanta sabunları, lavanta saşeleri, yerel artistlerin eskiz çizimleri ve el yapımı parfüm şişeleri…


Cours Saleya pazarları


Nice’nin en ünlü pazar yerlerinden Cours Saleya, kalabalık bir renk cümbüşü içinde çiçek, taze meyve-sebze ve hediyelik eşya için çok canlı ve neşeli bir adres. Pazartesi günleri büyük bir bit pazarı ve antika pazarı kuruluyor; hiçbir şey satın almasanız bile Provence tarzının nostaljisini yaşayabilirsiniz.


Fikir almak için


Güney Fransa ve Gustavyen yaşam tarzlarını takip etmek istiyorsanız size üç internet sitesi önerebilirim: French Essence başlığı altında pek çok farklı fikir ve öneri sunan www.vickiarcher.com; Desireé Ashworth tarafından yapılan decordeprovence.blogspot.com ve Fransız kır yaşamından vintage-country örnekler veren frenchcountrycottage.blogspot.com. 


İnternetten alışveriş yapmayı seviyorsanız www.cottagechicstore.com’u ve www.provenceshop.com’u deneyebilirsiniz


En yeni adres


Provence ruhunu İstanbul’a taşıyan en kapsamlı adres, geçtiğimiz aylarda Akaretler’de açılan Riviera Maison. Amsterdam’da yıllar önce çiçekçi olarak açılan Rivièra Bloemsierkunst, bugün Rivièra Maison adıyla dekorasyon dünyasında güçlü bir marka. Her mevsim yeni ürünler sunan Rivièra Maison koleksiyonlarının her birinin ayrı bir hikayesi var. Riviera Maison’un ilham perisi ise “Provence” yaşam stili... 



Provence ve biz (Vedat Milor, Milliyet Gazetesi, 03 Haziran 2012)


Güney Fransa, Fransızların değil de bizim olsa neye benzerdi Provence denen bölge?


Diyelim ki 2. Viyana kuşatmasını biz kazandık. Farzedelim ki Güney Fransa Fransızların değil de bizim. Neye benzerdi bugün Provence denen bölge? Aklıma ilk gelenler: 1. Burada her taraf yeşillik ve orman. Biz evvel Allah pek yeşillik bırakmazdık. Orman yangınları bu tepeleri cascavlak bırakırdı ve kimin ne amaçla bu yangınları çıkardığı konusunda etrafta devamlı söylentiler dolaşırdı.


2. Etrafta sadece tepelere kurulmuş ve en fazla iki katlı taş evlerden kurulu köyler var. Bizler en devasa buldozerler ile etraftaki ağaçları temizledikten sonra buralarda 500 kooperatif kurardık. Bunlar “Ben daha çirkin konaklar dikeceğim”, “Hayır benimki doğaya en uyumsuz olacak diye” birbirleri ile yarışırlardı. Bu kooperatiflerin ortak alanlarını dünyanın en edepsiz taşra kafalı insanlari işgal eder ve kibar insanlar zorbalar ile uğraşmak yerine evlerine kapanıp TV seyrederlerdi.


3. Buralarda öyle hayvani gökdelen gibi çirkin ve 5++ yıldızlı oteller yok. Yok çünkü izin yok. Bizde olsa göklerde devamlı helikopterler dolaşır ve içlerinde etkili ve yetkilileri nasıl kafa kola almaları gerektiğini çok iyi bilen ve bazıları Rusya’daki Mafioso çevreler ile göbek bağlantısı olan yeni stil “iş adamları” bulunurdu. Bunlar kapatacakları arazileri seçtikten sonra bunları bilmem kaç yıllığına devletten kiralar ve buralara dünyanın en çirkin ve sevimsiz otellerini kondururlardı.


4. Burada gece yarısından sonra etrafta ses yok. Rahat uyuyor ve sabaha karşı sarhoş naraları ile uyandırılmıyorsunuz. Mazzallah bizde olsaydı etraf barlar ve diskolar ile dolar, bunlar seks turizmini beraberinde getirir, seks turizmi de mafyayı ve “her şey dahil sistemi” ile beraber gelen Doğu Avrupa ve Orta Doğu’nun en pespaye turistlerini buraya çekerdi.


5. Buradaki köy ve kasabaların hepsinin bir şahsiyeti var ve adamlar bunları bizlerin kızlarımızın namuslarını ‘koruduğumuz’ gibi koruyor. Bizde bunlar olsa Alaçatı’da olduğu gibi ‘maşallah, biz yaparız’ deyip işe girişir ve bunların hepsini Disneyland’e çevirirdik. Bu arada işletme lisanslari hep kodaman ve yöresel yöneticiler ile işi pişiren ‘girişimcilere’ gider, bu yöreye dışarıdan gelenler işin kaymağını yer ve yöre halkı ya avucunu yalar ya da çekip başka yerlere giderdi.


6. Buradaki dağ yolları eğimler de hesaplanarak cok iyi inşa edilmiş ve her yer tertemiz. Bizde ise akla Kazdağları geliyor. Doğa güzel ama yollar berbat. Birçok yola zift atılmış ama çalışma yarım kalmış. Ayrıca güzelim yeşillikler çöplük olmuş. (…)