Tebernüş Kireççi'ye SORU SOR

Ömer Çamoğlu – Mimar

Ali Ağaoğlu’nun durdurulan projesi Bakırköy 46’nın mimarıdır. Ömer Çamoğlu, 1978’de kurduğu Çamoğlu Mimarlık firması ile Dumankaya Trend - Kurtköy, Capital Hill - Kemerburgaz ve Aşçıoğlu Selenium Panorama gibi markalı projeleri tasarlamıştır.



Ömer Çamoğlu – Mimar



Mimar Ömer Çamoğlu kimdir?


İstanbul Teknik Üniversitesi Mimarlık Bölümü' nden mezun olmuştur. Öğrencilik yıllarında başlayan çalışma hayatına çeşitli mimarlık atölyelerinde devam eden mimar, kısa süreli yurt dışı eğitiminden sonra 1978 yılında kurduğu Çamoğlu Mimarlık ofisiyle çalışmalarını sürdürmektedir. Otuz yılı aşkın bu yoğun süreç aynı çatı altında devam etmektedir.



Ömer Çamoğlu – Mimar
Ömer Çamoğlu tarafından tasarlanan Bakırköy 46

Ömer Çamoğlu ve Çamoğlu Mimarlık firması ne tür projeler tasarlıyor?


Yurt içinde ve yurt dışında çeşitli ölçeklerde;


Villa,apartman,rezidans,toplu konut v.b.yaşam kompleksleri; otel,tatil köyleri,eğlence-turizm tesisleri; tematik parklar (Aquapark v.b.); hastane,ofis,AVM projeleri; karma fonksiyonlu(Konut,ofis,otel,ticaret v.d.); golf resort kompleksleri ile spor tesisleri, eğitim ve kültür tesisleri gibi değişik yapıların konsept tasarımlarından başlayarak uygulama-detay projelerinin komple projelendirilmesi,uygulama danışmanlık hizmetleri Çamoğlu Mimarlık şirketinin kuruluşundan itibaren faaliyetlerini oluşturmuştur.



Ömer Çamoğlu – Mimar

Ömer Çamoğlu tarafından tasarlanan Symbol İstanbul



Ömer Çamoğlu, işini ve Çamoğlu mimarlığı nasıl anlatıyor?


Son yıllarda ülkemizde, kentsel dönüşüm ve imar plan tadilatı çalışmalarında gerçekleşen olumlu imar yaklaşımlarının yarattığı rahat mimari tasarım olanağı, uluslararası yarışmalarda projelerimizin ödüller kazanmasına yardımcı olmuştur. Bu çalışma ortamında ülkemizdeki olanaklar da gözönüne alınırsa, yabancı ülkelere proje yapmaktan çok daha keyifli çalışmalar yaptığımızı söylemeliyim.


Ömer Çamoğlu, kendisiyle yapılan bir röportajda bu cevapları verdi;


1-Çamoğlu Mimarlık’ın kuruluş serüvenini bize anlatır mısınız?


Ömer ÇAMOĞLU: Bizim öğrencilik zamanımızda çok fazla boykot olurdu. Okuldaki koşullar ve maddi nedenlerden dolayı okul dönemimi çalışarak geçirmek zorunda kaldım. Mezun olduğumda 5 yıllık tecrübem de vardı. Tecrübeli olduğunuzda, kendi işlerinizi de yapmaya hazır hissetmeye başlıyorsunuz. Bunlar biraz da şanstır. Bir iki iş derken bir süre sonra Çamoğlu Mimarlık’ı kurmaya karar verdim. 1978’de ilk ofisimi açtım. Çamoğlu Mimarlık’la ilgili serüven 1978’de başladı. Önceleri uygulama dahil yapılan mimarlık çalışmalarımıza, 95-96 yıllarından sonra proje ve danışmanlık ağırlıklı olarak devam ediyoruz. 


2-Projelerin tasarımdan uygulamaya dökülüp tamamlandığı ana kadar birçok ayrıntıyla kendiniz ilgileniyorsunuz. Bunu bir iş disiplini olarak mı değerlendirmek gerekir?


Ömer ÇAMOĞLU: Mimarlığı seviyorum, her defasında yeni proje tasarlamak beni heyecanlandırıyor. Bu heyecanla, proje sürecinde her aşamada deneyimlerimi sorumlu ekip arkadaşlarımızla paylaşmak; sorunları çözmek, güzele ulaşmak adına keyifli oluyor. Konsept tasarımından başlayarak uygulama detaylarına kadar sorumluluk alanımızda yaptığımız çalışmalarımızda, ekip arkadaşlarımızda yarattığı motivasyon ve özgüvenin artı değer oluşturduğunu gözlemliyorum. Benim için mimarlıkta iş disiplini, proje sürecinde konsept tasarımından başlayarak çok çalışmak ve maksimum otokontroldür. Bu amaçla yaptığımız çalışmalarımızın sonucunda problemsiz, hatasız, eleştirinin yerine memnuniyetin ifade edildiği ilişkiler, çalışmalarımızda itici güç oluşturmaktadır.


3-Kalabalık bir ekibi yönetmek zor mu?


Ömer ÇAMOĞLU: Zaman içerisinde deneyimli, sorumlu güzel bir ekip oluşturduk. Bize gelen projelerin yatırımcıları genelde özgün, kreatif projeler istiyorlar. Bizi sürekli mimari rekabet, yarışma ortamına çeken bu isteklerin ekip organizasyonları oluşturulan farklı ekiplerle proje sürecinin takibi tabii ki pek kolay olmuyor. Ama çok da keyifli oluyor. Bu yoğunluk bizim tercihimiz. Sonuçta yapılan işin güzel sonucu tüm zorluklara değiyor.



Ömer Çamoğlu – Mimar
Ömer Çamoğlu tarafından tasarlanan Kartal Kule



4-Tasarımlarınızda en çok neye dikkat edersiniz, nelere öncelik verirsiniz?


Ömer ÇAMOĞLU: Tasarım yapılırken öncelikle konu önemli. Konuyla ilgili yatırımcının vereceği brif önemlidir. Türkiye’de zorlandığımız bir konu var; imar yönetmelikleri önemlidir. Tasarımda arsa çok önemlidir. Bazı arsalarda çok şanslı olabiliyorsunuz. Örneğin; çok güzel manzara yönünde, hakim rüzgarı etkisiz, güneş faktörünün çok olumlu oluşu tasarım şansı olurken, aksi söz konusu olunca işler baştan zorlaşıyor. Arsanın konumundan kaynaklanan tasarımı etkileyen faktörler dışında, her mimarın kendi yaklaşımıyla, mesleki değer yargılarıyla oluşturduğu, dikkate alınacak bir çok tasarım kriteri vardır. Birbirini tekrarlamayan, farklı, özgün, fonksiyonel, dönüşebilir, fleksibl, enerji tasarrufuna özen gösteren, dış görünümüyle bulunduğu yere değer katan ve benzeri kriterleri dikkate alarak yapılan çok yönlü tasarımları seviyorum. Tasarım yaparken, alternatif çalışmaları değerlendirmek gerektiğine inanıyorum. 

Mimar, yatırımcı, kullanıcı ve çevre mutluluğu tasarımın başarısıdır.


5- Mesleğinizde sizi motive eden faktörler neler oluyor?


Ömer ÇAMOĞLU: Yatırımcının konuyla ilgili yaptığı çalışmalar ve düşünceleri çok önemli. Çeşitli ülkelerde global başarılar elde eden inşaat sektörümüze, son 10 yılda yatırımcının mimara olanak tanıyan yaklaşımıyla bence mimarlarımız da yaptıkları çalışmalarla katılmıştır. 1970-80’li yıllarda mimara sadece imza ihtiyacı için yaklaşan yatırımcı artık güzel proje elde etmek için geliyor. Son yıllarda oluşan bu mesleki rekabet ortamı, gelişen sermaye yapısıyla oluşan büyük ölçekli proje talepleri, farklı konseptler, karma kullanımlı yapılar, sürekli yenilenen malzeme kullanımı olanakları, global teknoloji ve iletişimin sağladığı olanaklar, mesleğimize olumlu katkıda bulunmaktadır. Uluslararası mimari ortamda rekabet edeceğine inandığımız tasarımlarla, katıldığımız yarışmalarda alınan ödüller bu ortamın ve çalışmalarımızın sonucu olarak gerçek bir motivasyon olmaktadır.


6- Türkiye’de çok farklı konut projelerine imza atılıyor. Alışkanlıklarla birlikte konut ihtiyaçları da değişiyor mu? Sizin öngörüleriniz nelerdir?


Ömer ÇAMOĞLU: Konut kullanımında, geleneksel aile yapımız ve onu yaşayan toplumun büyük kısmında belli alışkanlıklar süratli değişmiyor.

Hala misafir odası, salon olarak kullanılan odalar yapılmakta. Ama insanlar da yeniyi, iyiyi çabuk kabul ediyorlar. Konutta yaşanacak değişiklikte teknolojinin dahil edilmesi, teknolojinin bu alana girmesi gerekiyor ve giriyor. Akıllı konseptler yavaş yavaş uygulamaya giriyor. Biraz yavaş giriyor ama ön yatırımlarının mali portresi yatırımcıyı rahatsız ettiği müddetçe yavaş girmeye de devam edecek. Bugün piyasada satılabilir konut fiyatları ne kadar tavan yapmaya başlarsa o rekabet ortamı içinde herkes birbirinden farklı, güzel projeler sunmaya çalışacaktır. Kendi enerjisini kendi elde eden konutların olması gerekiyor. Güneşten yağmur suyunun kullanımına kadar. Kendi enerjisi ve dönüşebilir malzemelerle yapılmış konutlar öne çıkacaktır. Konut büyüklükleri, değişen aile yapısı, ekonomik göstergeler, şehirleşme ve hatta banliyö yaşamına göre değişmektedir. Dolayısıyla akıllı teknolojik malzemelerle değişken tasarımlarda farklı ihtiyaçların karşılanabileceği ihtiyaca göre oluşturulabilen yeni kullanım alanlarının yaratılabilmesi ekonomik ve fonksiyonel çözüm olacaktır. 


7- Çevresel faktörler de değişiyor. Mesela iş merkezlerinin yoğunlaştığı yerlerde konut projeleri yaşam merkezi içine yerleştiriliyor.


Ömer ÇAMOĞLU: Haklısınız, son zamanlarda çeşitli ölçeklerde bu tip projeler şehir merkezinde oluştu. Bu bir ihtiyaç. Yakın zamana kadar şehir merkezindeki karmaşanın, gürültünün, hava kirliliğinin vb uzaklaştırdığı, banliyölerdeki doğal ortamı tercih eden, yeni yaşam alanları oluşturan eski İstanbullular yeniden kent merkezine dönüyorlar.

Hava kirliliğinin azalması, şehirde yaşam kültürünün artması, yeni oluşan alışveriş, AVM olanakları, güvenlik, otopark sorunlarının çözülmesi gibi olumlu nedenlere trafik probleminin yarattığı ulaşım sorunları da eklenince şehir merkezi tekrar cazibe merkezi oldu. Dostluklar, sosyal ve kültürel yaşam, eğlence, spor aktiviteleri şehir merkezinde daha yoğun yaşanırken, insanlar boğazdaki yalısını veya muhteşem manzaralı villasını terk ederek rezidanslara taşınmaya başladı. Bu değişim söz konusu karma kullanım veya tek başına konut, rezidans yapılarının şehir merkezinde çoğalmasına neden oldu.

Ben bu sürecin, bir doğasever olarak tekrar ters işleyeceğine inanıyorum. Gelişen iletişim teknolojileriyle değişen alışveriş ve ofiste çalışma ihtiyacının giderek azalması, toplu ulaşım olanaklarının artması tekrar doğa ile iç içe yaşamak isteğini artıracaktır.


8- Mimaride formlar da değişiyor. Köşeli tasarımlar yerini daha yumuşak ve eğri çizgilere bıraktı? Siz bu konuda ne düşünüyorsunuz?


Ömer ÇAMOĞLU: Tasarımı yenilik arayışı ve gelişen teknoloji yönlendiriyor. Artık projeye, tasarıma uygun malzeme üretilebiliyor. Taşıyıcı sistem çözümlenebiliyor. Öte yandan doğanın organik formları da bir tutku olarak yaşamlarımıza karışıyor. Zaman sıkıntısından doğaya karışamayan insanlar var. Böyle olduğu zaman doğayı, doğal formları mekȃna taşıyorsunuz. Gökdelenlerin tepesine havuz yapabiliyorsunuz. Kat bahçeleri yapıyorsunuz. Yeşili gökdelenlerin içine taşıyorsunuz. Yoğun yapılaşmada geniş teraslarda doğal rekreasyon alanları yaratıyorsunuz. Bu görüntüleri doğal formlarla yansıtmak istiyorsunuz.


Organik formların mimariye girmesi maliyetli ancak kreatif bir projede insanlar o maliyeti göğüsleyebiliyor. Gelişen teknoloji, malzeme olanakları, yeniye dair arayışlar, formları da değiştiriyor. Bir de doğada daha yumuşak geçişler vardır. Bu formların mimariye girmiş olması şehirdeki görünümü de değiştiriyor. Renkler de şimdi daha fazla kullanılıyor. Bazen renk kullanımı eleştiriliyor, çok fazla renkli ortamdan kaçınılıyor. Fakat doğada renk yok mu? Renklerin uyumuyla yaşamak her zaman daha keyifli. Formlar ve renklerle elde edilen senkronize karmaşayı mimaride seviyorum.


9-Yurtdışında da çok fazla projeniz var. Türkiye’deki çalışma ortamı ile yurtdışını karşılaştırabilir misiniz?


Ömer ÇAMOĞLU: Yurtdışında kısıtlı olmayan fakat tarifleyici imar mevzuatının, mimara daha rahat, özgün tasarım olanağı yarattığını düşünüyorum. Yaptığınız tasarım beğeniliyorsa aynen kabul görüyor ve uygulanıyor. Böylece mimari adına nitelikli, yenilikçi projeler üretebiliyorsunuz. Bu anlatımda her şeyin serbest olduğunu söylemek istemiyorum tabii ki. Öncelikle çevreci davranışların bilhassa yatırımcı tarafından kabul edilmesi ve uygulanmak istenmesine çok tanık oldum. Örneğin eski eser yanında yeni bir yapı isteniyorsa, kurumların yasaklamasına gerek kalmaksızın, istekler ona göre oluşuyor. Çevresine saygılı malzeme ve form seçimi öncelikle yatırımcı tarafından isteniyor. Örneğin 50 dönümlük yeşil alanda mevcut doğal dokuya zarar vermeyen yapılaşma yeterli görülüyor. Mimar tasarımda çevresine saygın yaklaşımı, formları sınırlayıcı, tarif edici kısıtlamalar olmaksızın uygulayabiliyor. Böyle olunca özgün, yaratıcı, yenilikçi mimari anlatımlar rahatlıkla tasarlanabiliyor. Ülkemizde sıkça karşıma çıkan imar uygulamalarında bina ebatlarını, yüksekliği hatta binanın nasıl biteceğini tarifleyen yönetmeliklerin mimarın işini zorlaştırdığını düşünüyorum. Yapıların böyle anlayışla standartlaştığını görüyorum. Yeni yeni oluşturulan estetik kurulların çalışmalarıyla bu olumsuzluğun aşılması gerekir. Kötü örneklerden çekinerek alınan kısıtlayıcı kararların özgün mimari anlatıma katkı sağlamayacağı gerçeğiyle uygulamada sık sık değişmeyen, yapıyı tariflerken yasakçı olmayan, özgün, rahat tasarıma olanak sağlayabilen kararlara ihtiyaç olduğunu düşünüyorum.

Son yıllarda ülkemizde, kentsel dönüşüm ve imar plan tadilatı çalışmalarında gerçekleşen olumlu imar yaklaşımlarının yarattığı rahat mimari tasarım olanağı, uluslararası yarışmalarda projelerimizin ödüller kazanmasına yardımcı olmuştur. Bu çalışma ortamında ülkemizdeki olanaklar da göz önüne alınırsa, yabancı ülkelere proje yapmaktan çok daha keyifli çalışmalar yaptığımızı söylemeliyim.


10- Ömer Çamoğlu’nun genç mimarlara önerisi nedir?


Ömer ÇAMOĞLU: Genç mimarlara söyleyeceğim bir şey var. Bugün okulda bir şeyler öğrendim ve mimar oldum diye kalemi alıp dünyayı yeniden tasarlamayı hedeflemesinler. Mimarlık her gün üzerine bir şeyler konulan bir meslektir, deneyim mesleğidir. Mimarlık kombine bir meslektir. Birden bire mimarlık diploması aldığınızda mimar olamazsınız ama iyi bir mimar adayısınızdır. Gerçekten mimarlığın çok dalı var, tasarımcı olursunuz, uygulamacı olursunuz, ruhsat danışmanı olursunuz, malzeme tasarımcısı olursunuz, mimarlık geniş bir yelpazede yapılabilecek bir meslek. Yeni mezun, hangi işte daha başarılı olacağına karar vermeli ilk önce. Gerçekten bunun için de çalışması lazım. Geçenlerde Türkiye’ye farklı konuda 3 tasarımcı geldi. “Tasarım konusundaki yeteneğinizi ne zaman fark ettiniz, Allah sizi böyle mi yarattı?” diye sordular. Cevabım “Ben gerçekten çok iyi bir eğitim aldım ve çok çalışırım” oldu. Bu sıradan bir cevap değil bence gerçeği anlatıyor. Son olarak bu gerçeği unutmadan, mesleğinizle ilgili her türlü ulaşabileceğiniz bilgiye ulaşmaya çaba sarf edin, yenilikleri takip edin. Başarılar.


Çamoğlu Mimarlık hakkında detaylı bilgiler için tıklayın!




Çamoğlu Mimarlık iletişim bilgileri neler?


Adres: Cenap Şahabettin Sok. No:85  34718 Koşuyolu - İstanbul - Türkiye

Telefon : 0216 3267608-09 pbx

Faks : 0216 3269548

E-posta : info@camoglu.com.tr

Web Adresi: www.camoglu.com.tr