Tebernüş Kireççi'ye SORU SOR

Mustafa Kemal Abadan kimdir?

New York'un ilk camisinin Türk mimarı. Time Warner binasını da o tasarladı. Uluslararası geçerliliği olan bir mimar.


Türkiye'nin en kıdemli siyaset bilimcisi ve Boğaziçi Üniversitesi'nde 90 küsür yaşına kadar ders veren Nermin Abadan Unat'ın oğlu. Mustafa Kemal adı vermesinin nedeni, Atatürk'e duyduğu hayranlık.


Mustafa Kemal Abadan kimdir?



1958 yılında Ankara'da doğdu. İlkokulu Ankara'da bitirdikten sonra ortaokulu Almanya'da Münih yakınlarında bir okulda tamamladı. Lise öğreniminin ilk yıllarını Amerika'da Lawrenceville Okulu’nda geçirdikten sonra 1975’te İstanbul'a dönerek Robert Koleji'nden mezun oldu. 


Çizime ve görsel sanatlara olan yakınlığından dolayı yüksek eğitimini mimar olarak devam ettirmeye karar veren Abadan, bu ilgisini bir hayat uğraşısına dönüştürmek için Amerika'da Cornell Universitesi'nin Mimarlık Fakültesi'ne yazıldı. 5 senelik eğitim süreci içinde mimarlık yarışmalarında başarılar kazanarak lisans üstü eğitime devam etme hakkını elde etti. 1983 senesinde Yüksek Lisans derecesini de Cornell Üniversitesi'nden alarak Skidmore, Owings and Merrill (SOM) şirketinde tasarımcı olarak iş hayatına atıldı. 


Abadan yaratıcılığını, New York'taki ilk cami olma özelliğine ve dolayısıyla tüm İslam Devletleri’ni temsil etme zorunluluğu bulunan Islam Kültür Merkezi’nde tasarımındaki soyut geometrik şekiller kullandığı çağdaş bir mimari anlayışıyla ortaya koydu. 


Bu başarısı 1985'te üye ve 1989'da da üye ortak olarak SOM'in yönetim kadrolarına seçilmesi ile sonuçlandı ve kısa bir süre de SOM'in Londra'daki bürosunda hizmet verdi. Özellikle büyük ölçekli projelerde tasarımları yöneten Abadan UBS'in (İsviçre Bankası) New York dışında gerçekleştirdiği büyük bir projede tüm tasarım sorumluklarını üzerine alarak yeniden kendisini kanıtladı. Sonuçta 1995'de SOM'in ortakları arasına seçilen Abadan, aynı zamanda şirketin hem en genç hem de ilk yabancı ortağı olma sıfatına sahip oldu. 


Son 7 senedir kendi projelerini yürüten Mustafa Kemal Abadan hem Amerika hem de Dünya'nın çeşitli ülkelerinde aktif durumda. Son üç - dört sene içinde önemli mimari ödüller de alan projelerine, bu sene de Venedik Bienal'inde de sergilenen, Singapur'daki ileri görüşlü büro binası projesi de eklendi.


2002 yılında Milliyet gazetesinde yayınlanan bir haberde, hakkında şunlar yazıyordu:


Türk mimardan yeni ikiz kuleler


New York en yüksek binası olan İkiz Kuleler’ini 11 Eylül’de kaybetti. Ama bir Türk mimar şehrin tam ortasına yeni ikiz kuleler dikiyor. Mustafa Kemal Abadan şu anda New York’ta yapımı devam eden ve 55’er katlı iki kuleden oluşan dev bir kompleks olan AOL Time Warner Center’ın mimarı, Mustafa Kemal Abadan İstanbul’da Robert Kolej’i bitirdikten sonra mimarlık okumak için ABD’ye Cornell Üniversitesi’ne gitti. Okulu bitirir bitirmez Skidmore, Owings & Merill adlı mimarlık şirketine stajyer olarak girdi. O günden beri şirket için sayısız bina tasarladı.


44 yaşındaki Abadan bugün, 18 yıl sonra bu köklü şirketin 10 ortağından biri.

Dünyanın dört bir yanında büyük projelerde SOM (İş hacmi açısından dünyanın en büyük üç mimarlık şirketinden biri) adına çalışan Abadan, Londra’daki ünlü Canary Wharf’un da mimarlarından..


Ama şimdi kariyerinin en önemli işi üzerinde çalışıyor. New York’ta, Columbus Circle’da 2003 yılında açılması planlanan AOL Time Warner Binası’nın projesi ona ait. 55’er katlı iki kulesi bulunan bu binanın en büyük özelliği neredeyse gündelik hayatınızı içinden hiç çıkmadan sürdürebileceğiniz bir kompleks olması. İçinde ünlü medya grubunun merkezi haricinde bir lüks otel, spa, alışveriş merkezi, kültür merkezi, kulüpler, apartman daireleri, ofisler, restoran ve otopark bulunuyor.


Mimari ışıklandırma uzmanı olan karısı Susan Brady ve 7 yaşındaki oğulları Taner ile New York’ta yaşayan Abadan kariyerini bu şehirde sürdürmek istiyor. "Türkiye’de bir mimar için olanaklar kısıtlı. Burada tüm dünyaya açılabiliyorum. Bu Türkiye’de mümkün olsaydı tabii ki orada devam etmek isterdim kariyerime" diyor.


Bu binayı kim yaptırıyor?


Arsa New York’un İ.E.T.T.’si olan M.T.A.’e (Metropolitan Transportation Authority) ve onun uzantısı olarak da belediyeye ait. 1960’ların başından beri burası bir kongre salonuymuş. Ama 80’lerde New York’un yeni bir kongre salonu olduğunda burası kullanılmaz hale geldi. Arsa açık artırmaya çıktı ve bir mimari yarışma açıldı. İhaleyi Related adında dev bir gayrimenkul şirketi kazandı. Onlar bu işi, o zamanlar Time Warner olan AOL Time Warner’ı bu projeye ortak yapmak için aldılar. Binanın büyük bir kısmı AOL Time Warner’ın yeni genel merkezi olacak.


Tüm proje Abadan’a ait


Siz bu projeyi nasıl aldınız?


Biz daha önce bu proje üzerinde çalışmıştık. Yani yaklaşım avantajımız vardı.


Projenin baş mimarı mısınız?


New York’ta SOM için yaklaşık 400 mimar çalışıyor. Bunlardan 10’u ortak ve ben de ortaklardanım. Bu projede üç ortak çalışıyoruz. Şirketin yaş açısından en kıdemli ortağı başmimar sayılır. Fakat çizimlerin ve tasarımın büyük bir kısmı bana ait. Proje üzerinde son üç senedir benim yönettiğim 40-60 mimar çalışıyor. Benim ihtisasım da tasarım üzerine. S.O.M.’in ortaklarından yalnızca dördünün ihtisası tasarım üzerine.


AOL Time Warner gibi dev bir şirket neden bu binaya taşınıyor?


Teknolojisi daha iyi olan bir makam arıyorlardı. CNN’in tüm New York stüdyoları orada toplanacak. Ve tam arkasında tüm Central Park ve New York silueti gözükecek.


Bugüne dek çalıştıklarınız arasında en gurur duyduğunuz proje Canary Wharf mu?


O çok büyük bir proje ve çok insan çalıştı. Bu yüzden kişisel olarak gurur duyduğum projeler başka... Columbus Center (AOL Time Warner binasının ilk adı buydu) bunların başını çekiyor. Bir de 1980’lerin sonunda New York’ta bir cami yaptık. Birleşmiş Milletler’e dahil olan müslüman ülkelerin katkılarıyla ortaya çıkmış bir vakıf yaptırdı. Islamic Cultural Center of New York (New York İslam Kültürü Merkezi) adlı bu caminin (Abadan 1987’de yaptığı bu cami ile Amerikan Mimarlar Odası Ödülü aldı. Bu ödülün yanı sıra çeşitli binalarıyla üç kez Amerikan Mimarlık Ödülü ve 2002’de de yatırım bankacılığı devi UBS için yaptığı bina ile Amerikan Mimarlar Enstitüsü’nden tasarım ödülü aldı) yapımında büyük katkılarım var. Onunla da gurur duyarım. Bunlar dışında da önemli projelere katılımım var. İki kıta, Antartika ve Avustralya hariç tüm kıtalarda binalarım var.


Mustafa Kemal Abadan kimdir?



İkiz kulelerin ardından çok büyük bir projeyi daha kazandınız. Bu nasıl bir şey?


Bu yine bana ait çok büyük bir proje. Tokyo’da yine Columbus Center’a benzer bir şey yapacağız. Fazla detayına giremiyorum. Çünkü daha alınması gereken onaylar var. Yani şu sıralar çok memnunuz işlerimizden!


Türkiye’de binanız var mı?


Ben başka bir projede çalıştığım için dahil olamadım ama şirket olarak İstanbul’da, Etiler’deki Maya kompleksi var, onu yaptık.



2004 yılında Hürriyet gazetesinde yayınlanan bir başka haberde ise, hakkında yazılanlar şunlar:



New York’taki AOL Time Warner kuleleri ve İslam Kültür Merkezi’nin Türk mimarı Mustafa Kemal Abadan (46) geçtiğimiz hafta İstanbul’dan bir günlük hızlı geçiş yaptı. Ürdün ve İsrail’in tarafsız alan ilan ettiği Kızıldeniz ile Ölüdeniz arasındaki 65 hektarlık çöl arazisine inşa edilecek bilim ve dostluk projesinin temel atma töreni için İsrail’e giderken konuştuğumuz Abadan’a İstanbul’u sorduk.


İstanbul’daki şehirleşmeyi nasıl buluyorsunuz?


- Kırsal kesimden gelenlerle şehir yayıldı. Eskiden şu an içinde bulunduğumuz yerler (Sultanahmet) şehrin en berbat yerlerinden biriydi. Ama şimdi kentin dışındaki yerler kötü, içi güzel. Eski yapılara ilgi arttı. Artık yalıları yakmıyor, onarıyoruz. Doğrusu, İstanbul hiçbir zaman güzelliğini kaybetmedi.


Birçok yüksek ofis binasında imzanız var. İstanbul’daki yüksek binalar için ne düşünüyorsunuz?


- Bazıları, şehrin siluetindeki güzelliği aldı. Gökkafes gibi. Maslak, tarihi şehirden daha uzak olduğu için buradaki binalar sorun yaratmıyor. Ancak o bölgede de altyapı, ulaşım sorunu var. Bu, altyapıyla üstyapının birlikte gelişmemesinden kaynaklanıyor. İstanbul’daki yüksek binalar, kendi içlerine dönük, anayollardan uzak, izole binalar. Oysa şehirleri ayakta tutan, insanların sokakta birbiriyle kaynaşmasıdır. Yüksek binaların çevrelerine katkısı olmalı. Ben bu anlamda Akmerkez’i başarılı buluyorum. Bu tür yapılar şehircilik açısından daha uygun.


Kent çevresindeki yeni ve düzensiz yerleşimlerin geleceği ne olacak?


- Mimariyi toplum kendisi yaratır. Osmanlı mimarisindeki estetik hem kullanımdan hem de zenginlikten kaynaklanır. Türkiye’de şehirler çok hızlı büyüyor. İnsanlar öncelikle kafalarını sokacak bir yer yapıyorlar. Henüz onun ötesine geçmedik. Şehirler belli noktalardan sonra yeniden ele alınır, yıkılır yapılır. Kuruçeşme’yi ele alın. İşçi ağırlıklı nüfusuyla, estetiği olmayan bir yerdi. Ama geçen zaman içinde yeniden yapılandı ve güzel bir semt oldu.


İstanbul’a nasıl bir projeyle imza atmak isterdiniz?


- Müze, konser salonu, konferans salonu, eğitim merkezi gibi topluma açık bir mekan yapmak isterdim. İKSV’nin Maslak’taki Kültür Merkezi’nin projesini ben çizmiştim. Ancak Nejat Eczacıbaşı’nın ölümünden sonra proje değişti. Orası benim için bir başlangıçtı. Projeyi ortaya çıkarsaydım, çok hoş olacaktı.


Yeni yetişen mimarlara önerileriniz neler?


- Türkiye’de çok yetenekli genç mimarlar var. Bizim şirketimizde de çalışan genç Türkler var. Aybars Aşçı diye bir arkadaşımız, şirkette hızla yükseliyor mesala. Bu beni çok memnun ediyor. Benden sonra gelecek insanları görüyorum. Şu anda eğitim görenlere de dünyaya açık olmalarını tavsiye ederim. Yaratıcılık, insanların birbirlerinden etkilenmeleriyle ortaya çıkıyor. Global düşünenler, mimaride de diğer alanlarda olduğu gibi daha başarılı.


SOM’UN İLK YABANCI ORTAĞI


Mustafa Kemal Abadan 1958 yılında Ankara’da doğdu. Robert Kolej’den mezun oldu. Lisans ve lisans üstü eğitimini Amerika’da Cornell Üniversitesi’nin Mimarlık Fakültesi’nde tamamladı. Daha sonra dünyanın en büyük üç mimarlık şirketi olan SOM’da (Skidmore, Owings and Merrill) çalışmaya başlayan Abadan, başarılı projeleriyle şirketin hem ilk yabancı, hem de en genç ortağı oldu. Abadan’ın projeleri arasında New York’taki Time-Warner ikiz kuleleri, kentteki ilk cami (Islamic Cultural Center) Tayvan’da Tzu Chi Kültür Merkezi, New York’ta Memorial Sloan-Kettering Hospital’ın kanser merkezi, Hong Kong’da AIG Tower ve Tokyo’nun 55 katla en yüksek binası Mitsui Fudosan yer alıyor. Abadan, ışıklandırma tasarımcısı Susan Brady-Abadan ile evli ve bir çocuk sahibi.


DAİRE, KULE VE EL ELE VERMİŞ ZEYTİN DALLARI


Ürdün’le İsrail’in ortaklaşa gerçekleştireceği bilim ve dostluk merkezinin projesini Mustafa Kemal Abadan çizdi. Kısa adı BTR olan Bridging The Rift Center’da (Ayrılıkları Giderme Merkezi) ABD’deki Cornell ve Stanford üniversitelerine kabul edilen Ortadoğulu öğrenciler lisans üstü eğitim alacak, merkez tarafsız alan statüsüyle ayrıca barış görüşmelerine ev sahipliği yapacak. 


Kızıldeniz ile Ölüdeniz arasındaki çölde inşa edilecek merkezde yerel simgeleri ön plana çıkaran Abadan BTR’yi tarihte ideal kavramını simgeleyen daire formu üzerine oturttu. Merkezin, minare ve kilise kulelerini simgeleştiren yüksek binası, oditoryumu ve çevresinde zeytin ağaçlarıyla oluşturulacak iç içe girmiş iki ark şeklindeki formlar ise ‘el ele vermeyi ve barışı’ anlatıyor.


Doğa bilimleri eğitimi verilecek merkezde, ekoloji laboratuvarları, konaklama ve sosyal tesis alanları, çok katlı kütüphane, 500 kişilik oditoryum bulunacak. Abadan, merkezde doğa bilimi eğitimi verilmesine ‘İki toplumun, politikaya girmeden, kaynaşması için ideal ortam’ diyerek dikkat çekti. 12 yıl sonra, projenin tamamlanmasının ardından ise merkezde bin kişi aynı anda eğitim ve öğretim görebilecek.


2009 yılında ise hakkında, Emlakkulisi.com'da şu haber yayınlandı:


SOM en yaratıcı mimarlık şirketi seçildi


ABD'de yayınlanan Fast Company dergisinin mart sayısında Mustafa Kemal Abadan'ın ortağı olduğu Skidmore, Owings & Merrill (SOM), mimarlık kategorisinde en yaratıcı şirket oldu.


Geçtiğimiz yıl hayal gücümüzü oldukça meşgul eden ikonik binalar tasarlandı. İkisi de Pekin'de bulunan Herzog & de Meuron'un "Birds' Nest" (Kuş Yuvası) adlı olimpik stadyumu, ve Rem Koolhaas'ın CCTV için tasarladığı idare binası bunlar arasında. Şaşırtıcı tasarımlara imza atmak isteyen mimarların sayısı çok olsa da, genel kanı hiçbir mimarlık şirketinin SOM'un saygıdeğer büyüklüğüne ulaşamadığı yönünde. AIA'nın (American Institute of Architects) New York şubesi yöneticisi ve Uluslararası Mimarlık Ödülleri jüri üyesi Rick Bell, "SOM yerel düşünme ve küresel tasarımlar yapabilme yeteneğine sahip," yorumunu yapıyor. Şu an dünya genelinde yaklaşık 1.320 projesi yapım aşamasında olan şirket, şık merkez ve idare binalarıyla tanınıyor. Dünyanın en yüksek binası, en "yeşil" gökdeleni gibi mimarlık dünyasının birçok "en"ine sahip olan ofis, büyük ve yaratıcı bir ticari güç olarak tanımlanıyor. Gümüş LEED Ödülü sahibi U.S. Census Bureau ve California'daki Cathedral of Christ the Light'ın tasarımı da SOM'a ait. Şirket, Orta Doğu ve Çin'de yoğunlaşan çalışmalarıyla 2008 yılında 54 ödül kazandı. Ofisin projelerinin yoğunlaştığı 54 kentten 5 örnek, şu şekilde sıralanıyor: Oakland, California'daki Cathedral of Christ the Light, Eylül 2008'de tamamlandı. "Kullanıcıyı ruhani anlamda canlandıracak ve bin yılda bir gerçekleşecek şiddette bir depreme dayanacak bir mekan yaratmak", katedral tasarımının çıkış noktasını oluşturuyor. Tapınağın vesica piscis1 formundaki ayak izini oluşturan dairelerin, iç içe kenetlenerek Hristiyanlık'ın antik bir sembolünü yeniden canlandırması amaçlanmış. Göknar biçimindeki iç duvarlar ise sismik hareketlenme sırasında bükülebilecek şekilde tasarlanmış.


Katar'ın başkenti Doha'da bulunan Oil Company Headquarters ise, 2011'de tamamlanması beklenen bir diğer proje. Geleneksel Arap pazar yerlerini, yaklaşık 399.483 metrekarelik dev bir ölçekte yeniden yorumlamayı hedefleyen binanın tasarımında, zeminde içbükey, tepede ise dışbükey kıvrımlara sahip dalgalı beton yapraklar, maruz kalınan sıcaklığı düzenliyor ve gölge oluşmasını sağlıyor.


Dikkat çeken projelerden biri ise Çin'in Guangzhou kentindeki Pearl River Tower. Enerji konusunda dünyanın en verimli gökdeleni olma iddiasını taşıyan binanın özel olarak biçimlendirilmiş kütlesi, rüzgarı zemindeki mekanik açıklıklara yönlendirerek, oradaki türbinlerin çalışmasını ve enerji üretilmesini sağlıyor. Projenin, 2010 yılında tamamlanması öngörülüyor.



Kuveyt Emirliği'nin başkenti Kuveyt'te bulunan Al Hamra Tower da 2010'da tamamlanacak. Maksimum seyir imkanının ve minimum ısınma oranının hedeflendiği binada, katların zemin kaplamaları, güney tarafında oyulmuş olarak karşımıza çıkıyor. Böylece zemin, kule yükseldikçe batıdan doğuya doğru kıvrılıyor ve bu, yapıya bükülmüş bir şerit formu kazandırıyor.



Şirketin Dubai'deki Burj Dubai kulesi ise bu yıl tamamlanacak. Dünyanın en yüksek binası olma özelliğine sahip olan Burj Dubai'nin gerçek yüksekliği bir sır gibi gizleniyor, ancak 707 metreyi geçeceği biliniyor. Yerel çöl bitki örtüsünden esinlenilerek tasarlanan kule, İslam mimarisinin karakteristik şablonlarını da barındırıyor.


Annesi Nermin Abadan Unat kimdir?


Prof. Dr. Nermin Abadan Unat (d. 1921, Viyana), Türk yazar, çevirmen, hukukçu, sosyolog, siyaset ve iletişim bilimci. Türkiye'de iletişim bilimlerinin oluşumuna katkı veren öncü isimlerdendir. Public Opinion sözcüğünün Türkçe karşılığı olan Kamuoyu sözcüğünü Türkçeye kazandırmıştır. Ayrıca Public Relations teriminin Türkçe karşılığı Halkla Münasebetler (sonra Halkla İlişkiler olmuştur) sözcüğünü literatürde ilk kez kullanan kişi olarak bilinir.


Nermin Hanım aslen Viyanalı. 1921’de doğuyor, 14 yaşında konsolosluğun kapısını çalıyor. Almanca Türk olduğunu söylüyor, uğraşıyor didiniyor, vatandaşlığı kazanıp soluğu Türkiye’de alıyor. Büyük düşlerin insanı. Dönemin Kemalist rüyasına inanmış, yeni bir hayat için roman tadında bir hayata başlamış. 


Nermin Hanım’ın konuşması Hitler’in sesini ilk duyduğu günle başlamış. Çok sevmiş, imrenmiş. Çocukmuş o zaman. Kitlelerin diktatörlere nasıl bayıldıklarını iyi anlamış. Sonra otoriterliğe karşı mücadelesinde hep o günleri anımsamış. 


Ancak kendisi de Kemalist projenin mimarlarından olmuş. Çocuğunun adı da Mustafa Kemal.