Tebernüş Kireççi'ye SORU SOR

Miras kaçırma nedir?

Bir kimsenin vefat etmesi durumunda sahip olduğu mal ve haklar, yasal mirasçılarına kalıyor. Peki, miras kaçırma nedir? Miras, mirasçılardan nasıl kaçırılır?



Medeni Kanun Miras Hukuku gereğince bir kimsenin vefat etmesi durumunda sahip olduğu mal ve haklar, yasal mirasçılarına kalıyor. Mirasbırakanın birinci derece mirasçıları, onun altsoyu oluyor.


Çocuklar eşit olarak mirasçı oluyor. Mirasbırakandan önce ölmüş olan çocukların yerini, her derecede halefiyet yoluyla kendi altsoyları alıyor.


Kimi zaman mirasbırakan kimseler, mirasçılarından miras kaçırmak isteyebiliyor. Peki, miras kaçırma nedir? Miras nasıl kaçırılır?


Mirasbırakan kişi, bazı mirasçılarınını miras hakkından yoksun bırakmak için amacını gizleyerek, gerçekte bağışlamak istediği tapulu taşınmazını, tapuda yaptığı resmi sözleşme ile devredebiliyor.


Böylece aslen hak sahibi olan diğer mirasçıları da haksız şekilde mirastan mahrum kalmış oluyor.


Bu hususta Yargıtay tüm mirasçıların dava açarak sözleşmenin muvazaa nedeniyle geçersizliğinin tespitini ve buna dayanarak tapu kaydının iptalini isteyebileceğine karar vermiştir.


Buna göre, kendisinden miras kaçırıldığını düşünen mirasçılar, mahkemeye dava açabiliyor. Konu ile ilgili yargıtay karar örneği şu şekilde;


T.C.

YARGITAY

1. HUKUK DAİRESİ

E. 1991/14140

K. 1991/1517

T. 8.2.1991


• MUVAZAA İDDİASI ( Zamanaşımına Tabi Olmaması )

• ZAMANAŞIMINA TABİ OLMAMA ( Muvazaalı İşlem )


818/m.18


ÖZET : Muvazaalı işlem hiçbir hüküm doğurmayacağı gibi zaman geçmekle de geçerlilik kazanamaz. O nedenle zamanaşımına tabi değildir. 


DAVA : Taraflar arasında görülen davadan dolayı verilen 27.12.1988 tarih 427837 sayılı hükmün duruşmalı olarak temyizen incelenmesi süresinde davacı vekili tarafından istenilmekle; süresinde verildiği ve kayıt olunduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya incelenerek, gereği düşünüldü:


KARAR : Davacı; gerek dava dilekçesinde, gerekse duruşma sırasında verdiği layıhasında "muvazaa" hukuksal nedenine dayandığını bildirmiş, iptal ve tescil isteğinde bulunmuştur. Mahkemece, zamanaşımının gerçekleştiğinden söz edilerek davanın reddine karar verilmiştir. Ne varki, muvazaalı işlemin hiçbir hüküm doğurmayacağı ve böyle bir işlemin zaman geçmekle de geçerlilik kazanamayacağı kararlılık gösteren yargısal uygulamada ve öğretide açıkca vurgulanmış bulunmaktadır. O halde, davanın esasının incelenip değerlendirilmesi ve sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken, yazılı olduğu: üzere reddedilmesi doğru değildir.

 

SONUÇ : Davacının temyiz itirazları yerindedir. Kabulüyle hükmün belirtilen nedenden ötürü HUMK.nun 428. maddesi gereğince ( BOZULMASINA ), 16.5.1989 tarihinde yürürlüğe giren Avukatlık Ücret Tarifesinin 14. maddesi gereğince gelen temyiz eden vekili için 100.000 lira duruşma avukatlık parasının temyiz edilenden tahsiline, peşin alınan harcın temyiz edene geri verilmesine, 8.2.1991 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.





Işıl Seren KESKİN/Emlakansiklopedisi.com