Tebernüş Kireççi'ye SORU SOR

Gün Beken - Beken Mimarlık

Çocuk yaşlardan itibaren babasının mimar olması sebebi ile mimarlığa ilgi duyan Gün Beken, kendi kurmuş olduğu Beken Mimarlık’ta ofislerin tasarımlarını yapıyor.



Gün Beken - Beken Mimarlık


Gün Beken kimdir?


Gün Beken İstanbul Teknik Üniversitesi Mimarlık Bölümünden 1987 yılında mezun oldu. Babası da mimar olan Beken, çocukluğundan itibaren mimarlık sektörünün içinde bulundu. İlk yaptığı evler ise oyun hamurundandı. 


Gün Beken, mimarlığa nasıl bakıyor?


Mimar Gün Beken, mimarlığa bakışını şu şekilde açıkladı:

Hedeflerim daha farklıydı tabii. Daha çok beklentim vardı, hepimizin daha çok beklentisi vardı ama  mezun olduktan sonra yerini bir parça hayal kırıklığı aldı. Çünkü Türkiye’de piyasa çok dar ve Türkiye’nin geleneksel yapısından dolayı da herkes mimar! Gerçek mimarlara saygı çok düşük. Böyle olunca hedeflerime biraz daha yaklaşma hevesiyle Bina Bilgisi Kürsüsü’nde master ve doktora yaptım, ama doktorayı tez aşamasında bıraktım.


Gün Beken’in ilk mimarlık deneyimi nasıl oldu?


Koç’a bağlı Garanti İnşaat’ta iş hayatına başlayan Beken, Han Tümertekin’in yanına geçti. 1991 yılına kadar Han Tümertekin ile çalıştı. Daha sonrada ofis mimarlığına yöneldi.


Üniversiteden Burak Demirci ve Esra Demirci ile birlikte 1993 yılında Paralel Mimarlık’ı kurdu. Ofis tasarımları yapan Beken, Demirer Holding’e bağlı Demirer Kablo’nun ofislerini yaptı. 1998 yılına kadar Paralel Mimarlık’ta kaldı. 


Beken Mimarlık nasıl bir firmadır?


Beken Mimarlık kurucularından Gün Beken, ofislerini şöyle anlatıyor:

Şantiyede bir mimar arkadaşımız var. Ofiste de iki tane iç mimar ve bir de sekreterimiz var. Küçük bir büroyuz biz. 

Çok büyüme taraftarı olmadığını dile getiren Beken, ofistesi görev dağılımını ise şöyle anlattı:


Zehra Hanım koordinasyon, management işlerini yürütüyor. Yani bütün firmaların satın almalarını ve iş programlarını yapıyor, şantiye ile koordinasyonu sağlıyor. Pınar Hanım hem çizimlerimizi hem metrajları hallediyor. Ben de şantiye ve ofis koordinasyonunu yürütüyorum ağırlıklı olarak. Şantiyedeki arkadaşımız da 14 yıldan beri müşterilerimizle çalışıyor. Şantiye olmadığı zaman bakım, onarım, servis işlerini yürütüyor.


Gün Beken, yeni işleri nasıl ele alıyor?


Beken Mimarlık kurucularından olan Gün Beken, yeni bir iş alındığında yapılanları şu şekilde sıraladı:

Öncelikle müşteriden işin hatlarını ortaya çıkaracak programı hazırlamalarını istiyoruz. Önemli olan müşteriden gelen programın, mevcut olan fiziksel hacimle doğrulanması. Fakat çoğu zaman müşterilerimizden mevcut fiziksel ortama sığmayacak programlar geliyor ve biz de mimar olarak çok zor durumda kalıyoruz. Dolayısıyla bu noktada müşterinin neyi istediğini bilmesi çok önemli.


Müşteriden aldığımız programı kağıda döküyoruz. Öncelikle eskiz çalışmasıyla başlıyoruz işe. Leke anlamında neyin nerede olması gerektiğini belirleyerek, müşteriye bir veri halinde sunuyoruz. O veri üzerinde müşterinin istekleri doğrultusunda değişiklikler yapılıyor. Değişiklikler esnasında karşı tarafı memnun eden şeyler olabileceği gibi etmeyen şeyler de olabilir. Müşterinin istediği, teknik olarak bizim doğru bulmadığımız, tavsiye etmediğimiz konular olabilir. Sonunda  üzerinde uzlaşılan karar iki boyuta dökülüyor ve daha sonra üç boyutlu çalışmalar başlıyor. Üçüncü boyutta da tekrar karşılıklı bir program yapılıyor. Bu tek bir noktaya kadar sürdürülen çalışma için tek bir temsilciyle görüşülüyor, fakat bundan sonra gelinen nokta o katta yer alacak bütün departmanlara açılıyor.


Gün Beken, Türkiye’de bulunan ofis binaları hakkında neler söyledi?


Gün Beken, Türkiye’de yer alan ofis binaları hakkında; “Türkiye’de ofis tasarımı konusu henüz çok yeni, plaza ise tabir edilen binaların birçoğu, han! Benim gördüğüm kadarıyla İstanbul’da gerçek anlamda plaza diyebileceğimiz binalardan biri İş Kuleler. Çünkü İş Kuleler, ofis binası üzerine yoğunlaşmış yabancı bir grup tarafından yapıldı. Kanyon ve Akmerkez gibi eliptik ya da yuvarlak bir binanın, müşteri menfaatleri açısından ofis olabileceğine inanmıyorum. Çünkü korkunç alan kayıpları var. 1000 metre kare brüt üzerinden kira ödüyorsunuz ama kullanabileceğiniz alan 600-700 metrekare” dedi.


Beken sözlerine şöyle devam etti:

İş Kuleler’in yanı sıra çok eski olmasına rağmen, yenilenen Maya Akar da iyi bir örnek olarak gösterilebilir.

Türkiye’de trendler o kadar çabuk değişiyor ki, 2005 yılında ofis binaları çok popüler olmuştu ve ofis binası kalmamıştı. O zaman metrekare kiraları 40 dolara kadar yükselmişti. Böyle olunca da herkes ofis binası yatırımına girdi. Fakat 2008’in ikinci yarısında her taraf boşalmaya başladı, metrekare kira fiyatları 15-20 dolara düştü.


Gün Beken, ofis tasarımında önemli noktaları anlattı:

Ofis tasarımında olmazsa olmaz iki konu vardır: havalandırma ve aydınlatma. Özellikle havalandırma çözümleri mekanlarda görünür noktalarda olmadığından herkesin ihmal ettiği bir konudur. Bir ofiste verimlilikten bahsedebilmek için, ofisin temiz hava sirkülâsyonunun çok iyi olması gerekiyor. Bu konunun ihmal edilmesinin diğer bir nedeni de aslında biraz da mimarinin dışında bir alan olmasından kaynaklanıyor. Mimarların yönlendirmesi ile mekanikçilerin çözmesi gereken konular olduğu için, teknik detaylar göz önünde bulundurularak ancak mimarla mühendis koordineli çalıştığı durumlarda doğru havalandırma yapılabilir. Aydınlatmada da aynı şey söz konusudur ve burada da mimarın elektrik mühendisiyle koordineli çalışması gerekir.


Bunların yanı sıra önemli olan bir diğer nokta da ofisteki renklerdir. Elbette renk zevk işidir, ama çok uzun süre çalışılan ortamlarda mümkün mertebe aydınlık renkleri tercih etmekte fayda vardır. Bir kere ofiste fresh bir hava olmadığı zaman insan zaten çöküyor.


Bir ofiste olması gereken ortam aydınlığı 500 lüks iken, o ofiste çok çok düşük yapılmıştı. Özellikle kış aylarında mesai sonuna doğru ise ışık mum ışığı kıvamında oluyordu neredeyse. Direkt aydınlatma taraftarı olmadığımız için, endirekt aydınlatma ile -masaların tepesinde ekrana yansıyan ışıklar verimliliği düşürür bu arada- ortam ışığını 500 lükse çıkardık.