Tebernüş Kireççi'ye SORU SOR

Beşiktaş Semti – Beşiktaş - İstanbul

Beşiktaş’a adını veren semttir. Beşiktaş Semti, Sinanpaşa Mahallesi sınırları içindedir.



Beşiktaş Semti – Beşiktaş - İstanbul


Beşiktaş Semti nerede?


Beşiktaş İstanbul’un en eski ve tarihi semtlerinden biridir. Beşiktaş ilçesine adını vermiştir. Semt Barbaros Bulvarı, Beşiktaş Caddesi ve Çırağan Caddesi'nin kesiştiği noktada yer alır ve Sinanpaşa mahallesi sınırları içinde bulunur.



Beşiktaş adı nereden gelir?


Beşiktaş'ın eski ve yeni sakinleri arasında yaygın olan ve yazılı kaynaklara da geçmiş bulunan bir teze göre Beşiktaş adının aslı Beştaş'dır. Bu da Kaptan-ı Derya Barbaros Hayreddin Paşa'nın gemilerini bağlamak için kıyıya diktirdiği beş taş sütundan gelir. Beştaş adı zamanla Beşiktaş'a dönüşmüştür.



Beşiktaş Semti’nin tarihçesi nedir?


Beşiktaş semtinin bulunduğu bölge 17. yüzyıldan önce liman olarak kullanılmaya uygun bir koydu. Barbaros Hayreddin, Beşiktaş koyunu Osmanlı donanmasının gemilerini demirlemek için kullandı. Ayrıca burada kendisine bir yalı yaptırarak İstanbul’da olduğu zamanlarda Beşiktaş semtinde ikamet etti. Semtte kendi adına bir cami, bir medrese, bir de sübyan mektebi inşa ettirdi. Barbaros 1546 yılında vefat ettiği zaman Mimar Sinan tarafından semtte inşa edilen Barbaros Hayreddin Paşa Türbesine defnedildi.


17. yüzyılda günümüzde içinde Barbaros Anıtının yer aldığı Beşiktaş Parkı ve çevresi sular altında bir koydu. Bu koy doldurularak padişahların dinlenme ve eğlenceleri için düzenlenen bir "hasbahçe"ye dönüştürüldü. Bu bahçede çeşitli dönemlerde köşkler ve kasırlar inşa edildi ve Beşiktaş semti hızla gelişmeye başladı.



Türkiyenin geçirdiği kimlik tereddütleri mimari anlayışa da yansımış milli mimari unsurlarının mimaride kullanılması 1. Milli Mimari Dönemi'nden sonra terkedilmişti.


70 yıl sonra ilk defa yapılan geleneksel mimari unsurları Barbaros Hayrettin Paşa İskelesi'nde kullanıldı.


Çatı kaplaması geleneksel kenetli kurşun. Çatıda kullanılan topuzlar son iki yüzyıldan sonra ilk defa bir sivil yapıda yapılıyor. Osmanlı sivil mimarisinde yapıların çatısında topuzlar kullanılır ve "bir topuzlu , iki topuzlu .. " şeklinde yapıların büyüklüğü adlandırılırken , batılılaşma akımı sonucunda İstanbul'da kullanımı terkedilmiştir.


Günümüzde İstanbul'da çatısında topuz olan yapı kalmamışken , Yunanistan sınırları içinde özellikle Rodos'ta Osmanlı yapıları çatılarında hala topuz görmek mümkündür. Mimarları Erkan İnce ve M. Hilmi Şenalp'tır.


16 Mayıs 2010'da elektrik kontağından çıktığı sanılan yangınla büyük hasar gördü ve kullanılamaz hale geldi.



Beşiktaş Semti’ndeki tarihi yapılar hangileridir?


Barbaros Anıtı: Barbaros Anıtı, Beşiktaş'ta ünlü Türk amirali Barbaros Hayrettin Paşa'nın hatırasına 1944 yılında dikilen bronz dökümden yapılmış anıttır.


Cumhuriyet dönemi meydan anıtları arasında, konusu Atatürk olmayan enbüyük heykellerden biridir. Beşiktaş'ın sembolü halindeki anıtın önünde her yıl Denizcilik Bayramı ve Deniz Kuvvetleri Günü kutlamaları gerçekleşir.


Cezayir Caddesi'nde ve Barbaros Türbesi’nin hemen arkasında yer alır. Meydanın düzenlenmesi ve heykelin yerinin saptanması, şehircilik uzmanı Henri Prost tarafından yapılmıştır. 1941-1943 arasında hazırlanmış, 1944’te yerine dikilmiştir. Heykeli Zühtü Müridoğlu ve Ali Hadi Bara yapmıştır; bronz işleri Yusuf Akpınar ve Ali Haydar Seymen’e aittir. Anıtın tümü 11,50 metredir. Bronz dökülen kısmı 6 ton 900 kilodur.


Kaide, heykel ve sütun olmak üzere üç bölümden meydana gelir. On metre yüksekliğinde kademeli kaide, birkaç basamaklı mermer bir platform üzerindedir. Kaidenin sol yanında Barbaros'un Kanuni’ye takdimi, sağ yanında ise Preveze Deniz Zaferi kabartma olarak işlenmiştir. Kaidenin ön kısmı gemi pruvası ve güvertesini simgeleyecek biçimde iki buçuk metre yüksekliğinde bir platform şeklindedir.


Kaidenin üzerinde üç bronz figür yer alır. Barbaros, normal bir insan boyundan 1/3 daha büyük ölçüde iki leventin ortasında yer almaktadır. Anıtın üzerindeki tiplerin giysileri Nigâri’nin minyatüründen esinlenilerek yapılmıştır. Barbaros’un hemen arkasındaki levent, o yıllarda yeni yeni kullanılmaya başlanan bir tabanca ile sol elinde bir sancak tutmaktadır. Soldaki levendin elinde ise bir kılıç vardır. Bunlar ayakları açık savaşa hazır durumda yapılmışlardır. Tiplemelerde yabancı ressamların çizgilerinden de esinlenildiği sanılmaktadır.


Figürlerin arkalarında sivri bir köşe ile sonuçlanan soyut bir kütle bulunmaktadır. Üzerinde Yahya Kemal'in “Süleymaniye’de Bir Bayram Sabahı” şiirinden alınmış dizeler yer alır. Dizelerin üzerinde de bir dal motifi ile 1944 tarihi bulunur.


Anıtın kaidesindeki dizeler şunlardır;


"Deniz ufkunda bu top sesleri nereden geliyor ?

Barbaros belki donanmayla seferden geliyor

Adalardan mı? Tunus'tan mı? Cezayir'den mi?

Hür ufuklarda donanmış iki yüz pare gemi

‘Yeni doğmuş ay’ı baktıkları yerden geliyor.

O mübarek gemiler hangi seferden geliyor ?



Barbaros Hayreddin Paşa Türbesi: Barbaros Hayreddin Paşa Türbesi, Beşiktaş'ta, Sinan Paşa Camii karşısında bulunur.Türbeyi Mimar Sinan yapmıştır. Sekiz köşeli, tek kubbeli ve alt üst pencerelidir. Sandukanın üstüne yukardan asılmış ve üzerinde Zülfikar resmi bulunan yeşil zemin ipekli kumaştan yapılmış bir sancak bulunmaktadır.


Sinan Paşa Camii: Sinan Paşa Camisi İstanbul'un Beşiktaş ilçesinde yer alan Mimar Sinan tarafından inşa edilmiş bir Osmanlı camisidir. İlçenin merkezinde yer alan Sinanpaşa mahallesine adını vermiştir.


Cami Beşiktaş İskelesi karşısında yer alır. 1550-1553 yılları arasında Osmanlı Donanması'nın Kaptan-ı Deryası olan Sinan Paşa tarafından yaptırılmıştır. Sinan Paşa 1553 yılında öldüğünde cami inşa halinde bulunmaktaydı. O yüzden Sinan Paşa Üsküdar'daki Mihrimah Sultan Camisi'ne gömüldü. Cami ise 1555 yılında tamamlandı.


Mimar Sinan'ın eseri olan bu cami dikdörtgen bir plan üzerine oturtulmuştur. Merkezi kubbe kemerlerle altı köşeli bir şekilde sütunlara dayandırılmış olup iki yanda ikişer kubbe bulunur. Kurulduğundan bu yana çeşitli tarihlerde onarım görmüştür. Mabedin son cemaat yerini medrese çevreler. Tek minareli olan caminin Hünkar mahfili yıkılmıştır. Caminin şadırvanının üstü havuzdaki suyun kirlenmemesi için mermer eteklikle kapatılmıştır. Mermer eteklik ve sütun başlıkları 16. yüzyıl Osmanlı işçiliğinin en güzel örneklerinden biridir. Günümüzde hala tarihi yapısını korunmaktadır.


İstanbul Deniz Müzesi: İstanbul Deniz Müzesi, Türkiye'nin denizcilik alanında en büyük müzesidir, içerdiği koleksiyon çeşitliliği açısından dünyanın sayılı müzelerinden biridir. Koleksiyonunda yaklaşık 20.000 adet eser bulunmaktadır. Deniz Kuvvetleri Komutanlığı'na bağlı olan İstanbul Deniz Müzesi Türkiye'de kurulan ilk askeri müzedir.


Türk Deniz Müzesi; 1897 yılında, dönemin Bahriye Nazırı Hasan Hüsnü Paşa'nın emirleri, Miralay (Albay) Hikmet Bey ve Yüzbaşı Süleyman Nutku'nin büyük gayret ve çabaları sonucu Tersane-i Amire'de (Osmanlı Devlet Tersanesi Kasımpaşa, İstanbul'da) küçük bir binada "Müze ve Kütüphane İdaresi" İsmi ile kurulmuştur


Önceleri düzenlemesi yapılmamış, müze deposu olarak sergiye açılmıştır. 1914 yılında Bahriye Nazırı olan Cemal Paşa, denizciliğin tüm kollarında olduğu gibi müzede de reform yapmış ve müdürlüğe Deniz Yüzbaşı Ressam Ali Sami Boyar'ı getirerek, bilimsel anlamda yeniden düzenlenmesine olanak sağlamıştır. Boyar, Türk gemilerinin tam ve yarım modellerinin yapılması için "gemi model atelyesi" ve mankenlerin yapıldığı "mulaj-manken atelyesi"ni kurarak, müzeciliğin geliştirilmesine ve bugünkü halini almasına temel oluşturmuştur.


II. Dünya Savaşı 'nın başlamasıyla, eserler korunma amacıyla Anadolu'ya nakledilmiştir. Savaş sonunda 1946 yılında müzenin tekrar İstanbul'a taşınmasına karar verilmiş ve müze o günün koşullarında en uygun yer olan Dolmabahçe Camii Külliyesi'ne taşınmış, yeni müze müdürü Haluk Şehsyvaroğlu idaresinde iki yıllık bir çalışmadan sonra 27 Eylül 1948 yılında ziyarete açılmıştır. 1961 yılında müze Beşiktaş İskele Meydanı'nda Türk Amirali Kaptan-ı Derya Barbaros Hayrettin Paşa'nın anıtı ve türbesi yanında, bugünkü bulunduğu yere taşınmıştır.


Ana sergi binası 3 katlı olup, 1500 m² lik alana sahiptir. Binada bulunan 4 büyük salon ve 17 oda sergileme alanı olarak kullanılmış ve salonlara rüzgar yönlerinin isimleri verilmiştir. Müzede, saltanat kayıkları, bahriyeli kıyafetleri, el yazmaları, gemi modelleri,sancaklar,haritalar ve portolanlar, tablolar, tuğralar ve armalar, kadırgalar, seyir aletleri, gemi baş figürleri ile silahlar sergilenmektedir.



Beşiktaş İskelesi: Beşiktaş İskelesi Beşiktaş'taki iskeleler arasında mimari değer taşıyan tek yapıdır. Günümüzde Beşiktaş-Kadıköy vapur seferlerinin yapıldığı iskele, 1913'te Şirket-i Hayriye tarafından mimar Ali Talat Bey'e yaptırılmıştır.


İki katlı ve yağma olan iskele binası zaman içinde birçok onarım ve değişiklik geçirmiştir. 1941'deki planına göre deniz cephesine dik üç bölümden oluşan zemin kattaki bekleme salonunda sivri kemerli revaklı bölüm kapatılmış ve 1948'de bölmelerin kaldırılmasıyla salon tek mekân haline gelmiş, ilk yapıldığı yıllardan yaklaşık 1950'lere kadar düğün salonu olarak kullanılan geniş teraslı üst kat ise 1979'da kısmen camlı bölmeler ile kapatılmış ve bina bugünkü halini almıştır.


Diğerlerinden farklı olarak iskele binasının yola bakan cephesinin dışında, iki yanda simetrik olarak yerleştirilmiş ikişer katlı iki bina yer almaktadır. İskele binasından daha sonraki bir tarihte yapılan bu binalardan giriş cephesine göre solda bulunan, 1961'de bir bankanın Beşiktaş subesi olarak olarak kullanılmaya başlanmış, sağdakinde ise bir muhallebeci ve kahvehane açılmıştır. Günümüzde, soldakinde personel odaları ve büroları, sağdakinde ise jeton satış gişeleri ile yine personel odaları bulunmaktadır.


Birinci Ulusal Mimarlık Üslubu'nun uygulayıcılarından olan ve bu bina dışında da iskele binaları yapmış olan Ali Talat Bey'in bu binası da hem genel biçimlenişi açısından, hem de cephelerinde kullanılmış olan sivri kemerler ve gerek iç, gerekse de dış cephelerdeki bezemeleri ile, tümüyle dönemin mimarlık anlayışını yansıtmaktadır. Zemin katı birinci kata bağlayan merpenin içinde bulunduğu kule, giriş cephesinin sağında estetik nedenlerle tekrarlanmışrır. Binanın deniz cephesinin iki yanındaki kuleler ise özgün binada birer kubbe ile sonlanmakta iken 1970'lerin sonunda yapılan restorasyondan sonra bu kubbeler yıkılmış, kuleler kırma çatı ile örtülmüştür.


İç mekânlarında, tavan kenarlarında alçı mukarnas sıraların, duvarlarda ise kalem işi bezemelerin bulunduğu binanın dış cephesinde taş kabaralar, pencere kemeri içlerinde ve bantlar halinde çini panolar yer almaktadır. Binanın giriş cephesinde yer alan sivri kemerin üstündeki çini panoda kufi hatla Beşiktaş İskelesi yazısı, iki yanındaki çini panolar üzerinde de binanın yapım tarihi yer almaktadır. (Kaynak: Vikipedi)



Beşiktaş Semt Polikliniği nerededir?


Taksim Eğitim ve Araştırma Hastanesi Beşiktaş Semt Polikliniği


Başhekim Yardımcısı Dr Nurgül TİPİGİL

Adres : Barbaros Bulvarı Bostancı Veli Sokak No: 3 Beşiktaş - İSTANBUL

Santral: 0212 227 02 45

Faks :0212 227 04 43



Beşiktaş Semti’nin ünlü taraftar grubu Çarşı nasıl doğdu?


Beşiktaş’ın “asi” taraftar grubu Çarşı, Gezi Parkı direnişinde eylemcilere en büyük desteği veren grup olarak gönüllerde taht kurdu. İsimlerini Beşiktaş’taki çarşıdan alan bu grup adeta bu çarşının yollarında, bu mahallelerde ruh buluyor. Çarşı grubu 1982 yılında kuruluyor.


O zamanlar taraftarların maç öncesinde kurdukları “Nerede buluşuyoruz?” “Çarşı’da değil mi?”, “Çarşı’ya gidiyoruz, geliyor musun?”, “Çarşı’da bekliyoruz”, “Çarşı’dayız, geliyoruz” cümleleri zamanla “Biz Çarşı’yız”a dönüşüyor ve Beşiktaş taraftar grubu da böylece ismini bulmuş oluyor.


Maç öncesi semtte yaşayan taraftarlar Akaretler’in yukarısındaki Şairler ve Çarşı’nın yukarısında yer alan Abbasağa parklarında buluşuyor.


Milliyet Gazetesi’nde 15 Haziran 2013 tarihli ve Ulaş Gürşat imzalı habere göre; son yıllarda Beşiktaş Çarşı’da açılan meyhaneler de üst-orta sınıfın toplanma mekanları oldu. Farklı semtlerden veya şehirlerden gelenler ise Kazan’ın arkasındaki Uğur Mumcu anıtının etrafında toplanıyor.  


Şairler ve Abbasağa parkları, Çarşı için çok önemli mekanlar. Bu parklarda maç öncesinde toplanıldığı gibi yeni besteler de çoğunlukla buralarda çıkıyor. İnternetin yaygınlaşmasıyla beraber besteler forumlarda taslak olarak ortaya çıksa da aranjmanları ve son halleri maç öncesi yine parklarda yapılıyor. Maçlardaki o esprili pankartlar ise Şairler Parkı’nın yukarısında yer alan 50. Yıl Süreyya Artam İlköğretim Okulu’nda hazırlanıyor.


Maç günleri semte binlerce kişi gidiyor


Beşiktaş taraftarı için son yıllarda ünlü kahvaltıcı Pando’nun yanındaki Kartal Kokoreç çok popüler. Bununla birlikte yazarlar, çizerler ve gazeteciler Köyiçi Meydanı’ndaki büyük kartal heykelinin yukarısındaki Külüstür’e gitmeyi tercih ediyor. Mekanlar maç öncesinde Beşiktaş marşları çalıyor.

 Her maç öncesi semte binlerce kişi gidiyor. Stada gitmeyen taraftarlar maçı semtte bulunan lokantaların, kafelerin ve birahanelerin ekranlarında izliyorlar.  


“Tribüncü adam maça formayla gitmez”


Beşiktaş’ı her maç tribünden takip eden taraftarlar maça formayla gitmeyi pek tercih etmiyor. Kendilerine 

“Tribüncü” diyenler genellikle siyah veya beyaz bir tişört giyerek stada gidiyor. Maça formayla gidenler ise Çarşı grubu tarafından bu işin acemisi olarak görülüyor, hatta “Bu formayı sana doğum gününde mi hediye ettiler?” veya “Mersin’den mi geldin maça?” gibi alaycı tepkilerle de karşılaşabiliyorlar zaman zaman. 


Beşiktaş taraftarı İnönü Stadı’na Dolmabahçe Caddesi’ni topluca yürüyerek ulaşıyor. Maç saatine kadar çalışmak zorunda olan taraftarlar ise Taksim’den Beşiktaş’a doğru yürüyerek stada ulaşıyor.



Çarşı’da üç kartal heykeli var. Bunlardan biri merkezde, balık pazarının 50 metre yanında bulunan büyük heykel. 2003’te Beşiktaş’ın 100’üncü yıldönümünde dikildi. Çarşı’nın bir diğer heykeli ise Beşiktaş’ın 2003’te yaşadığı şampiyonluk ve kupa zaferi sonrasında yapılan heykel. Daha önce BKM’nin karşısında yer alan bu heykel şimdi Ihlamurdere’de. Barbaros Caddesi’nde yer alan ve yeni yapılan bir diğer heykel de sizi Çarşı’ya girerken selamlıyor.